ÖNEMLİ DUYURU!

DİKKAT!
* Korku18.blogspot.com sitesinin içeriğinde korku, vahşet ve aşırı şiddet bulunmaktadır!
* Bu siteye girmek için 18 yaş üstünde olmanız gerekmektedir!
* Siteye girmek için herhangi bir tıbbi rahatsızlığınızın bulunmaması gerekir! (Kalp,hamilelik,mide bulantısı vs.)
* Site içerisindeki materyaller kişilerde psikolojik ve ruhsal bozukluklar yaratabilir!
* Site içerisindeki materyaller kişilerde şok etkisi yaratabilir!
* Site içerisindeki materyaller sizleri şiddete götürebilir!
* Tüm bu uyarılara rağmen doğabilecek tüm problemlerden korku18.blogspot.com sorumlu tutulamaz!

7 Mayıs 2008 Çarşamba

Sislerin ardında

Dr.Bruce: Boyne Nehri'nin kuzey kıyısında, Dublin'e kırk sekiz km.uzaklıkta, şirin ve naif arnavut kaldırımıyla bezenmiş sokakları olan Meath kasabasında yaşamaktaydı. Genellikle yoğun yağış altında olan bu bölge, topraklarınında tarıma elverişli olmasıyla tarım ve hayvancılık yapan çiftçilerin geçim kaynaklarından biridir. Henüz iki yıllık evli olan Dr. Bruce, Isabel'ın intiharından sonra kendi kontrolünü kaybetmiş; Dublin Üniversitesi Psikiyatri kliniğinde dokuz ay boyunca müşayede altında tutulmuştur. Tedavisi başarıyla sonuçlanmış ve taburcu olup tekrardan mesleği olan doktorluk görevine geri dönmüştür. Aradan geçen altı yılın ardından meslektaşı olan Meg'le hayatını birleştirmiş, eski günleri çoktan unutmuştu bile.

Meg: “Hayatım telefon sana.”

Bruce: “Evet benim, siz nasılsınız? Her şey önceden konuştuğumuz gibi ben sizi ve eşinizi sabah havaalanında karşılayacağım. Size de...”

Bruce telefonu kapattıktan sonra bir süre geçmişi anımsar, dalmak üzereyken çağrı cihazının çalması üzerine kendine gelir. Ertesi sabah... Dublin Havaalanı... Bay (Richard) ve Bayan (Nebreska) Carter uzun geçen yolculuklarından sonra beklemeye koyulurlar. Dr Bruce gülümseyerek yanlarına gelir.

“İrlanda'ya hoş geldiniz.”

Bruce'in evini balayı için kiralayan bu yeni evli çiftin Seatle'den ayrılırken başlarına geleceklerinden habersizdirler. Bruce, Nebreska'yı gördüğünde kısa süreli bir şok geçirmişti. Yüzü sapsarı kesilmiş, alnı terlemiş, hafif bir titreme baş göstermişti.

Richard: “İyi misiniz ? şöyle geçelim.”

Dr. güçlükle: “Merak edilecek bir şey yok zaman zaman atak şeklinde gelişiyor ben iyiyim. Yediklerim dokunmuş olmalı.”

Haklıydı da aslında İsabel'e o kadar çok benziyordu ki bakışlarındaki sıcaklık, gülümseyişi, sadece saçları farklıydı. Hemen yola koyulmuşlardı. O'Connel caddesini geçtikten sonra Graftan'a gelmişlerdi.

Nebreska: “Dikkatimi çeken bir şey var. Kapıların rengi neden farklı? ”

Ufak bir gülümsemeyle Bruce: “Biz İrlandalılar gece hayatına oldukça düşkünüzdür burada yirmi dört saat pub'larda bira içenler evlerinin yolunu bulurlar ama hepsi birbirine benzediğinden kapıları karıştırırlar.”

Liffey Nehri'ni geçtikten sonra yeşilin her tonunun hakim olduğu Wicklow Dağı, hemen ardından dünyaca ünlü olan New Grange Kümülüslerini görünce Nebreska: “ Burası gerçekten hayal ettiğimden bile daha güzel.”

Birbirlerine sarılırlar.

“Yolumuz bitti sayılır.”

On beş dk. sonra...

İşte geldik. Yoğun sis yumağının altında kaybolmamak için yakın yürüyorlardı. Kasabadan(Meath) beş km. daha uzaklıkta, biraz daha yukarıdaydı. İrlanda Denizi'nin eşsiz güzelliği kimseye aldırış etmeden kendisini sunuyordu. Richard: “Aman Tanrım!... burası muhteşem.”

Carter çifti evi dolaşırken Dr.Bruce dışarıda Meg'le konuşuyor bir yandan her gün bırakmak istediği sigarasından bir tane daha içiyordu. “ Nasıl beğendiniz mi? ”

Richard büyük bir keyifle: “beğenmek ne demek aşık olduk.”

“Buna sevindim, yalnız benim gitmem gerekiyor. Hastaların rutin kontrolünü... Görüşmek üzere! umarım iyi vakit geçirirsiniz. Her hangi bir şey gerekirse telefonum yirmi dört saat açık.”

“Teşekkürler ama sanmıyorum.”

Oturma odasının içerisinde Richard bir süre tuval üzerine yağlı boya ile yapılmış, ateşler içerisinde yarı çıplak , kucağında bebeği olan kadının resimine dikkatle bakıyordu. Nebreska Richard'a arkadan yaklaşarak kollarını göğsüne doladı ve dedi ki: “Çok ürkütücü... insanın kanını donduruyor.”

“Abartmadın mı hayatım biraz ? ”

“Buraya kötü enerji veriyor. Hemen kaldıralım.”

Richard: “Hayır!..bence çok estetik.”

Nebreska alaycı bir kahkahayla: “Ne zamandır sanat eserlerinden anlar oldun? ” dedi.

Bunu sezen Richard: “İyi o zaman şimdi bir özelliğimi daha öğrenmiş oldun.”

“Hıımm!... peki başka ne özelliklerin var? ”

“Akşama saklıyorum.”

Gülüşmeler... “ Ne dersin birer kahve içelim mi?”
“Pekala.”

Güzel geçen akşam yemeğinin ardından ikisi de oturdukları yerde uyuya kalmışlardı.

Dört gün sonra... Richard: “Benim kasabada biraz işim var. Bir saate kadar dönerim.”

“ Fazla geç kalma! ”

Koskoca evde yalnızca tablolardan başka hiçbir şey yoktu. Hele o kadının resminden nefret eder olmuştu. Richard o tabloyu görür görmez sevmişti. Nebreska, o bakışları çok iyi tanıyordu. Üzerine garip, kaygı verici bir ürperti düşmüştü. Esneyerek gittiği odasında hemen uykuya dalıvermişti. Rüyasında, o odada , "Margarita"(tablodaki kadın), yanına yaklaşmış, bütün çaresizliğiyle ona bakarak ağlamaya başlamıştı. Ardından yüksek bir sesle: " Yardım etmelisin, ruhumuzu kurtarabilirsin Nebreska bize yardım etmelisin!"

Boğazı düğümlenmiş, zorla yutkunup kısık bir sesle: "Nasıl ?"

Yüzünün yarısı çürümüş, uzun sarı saçları dökülmüştü, karnın da kocaman bir delik oluşmuştu. Adım attıkça... , vücudu kanlar içinde kalmıştı. Çığlık atmaya başlıyordu; bebeği ölüyordu. Bağırarak uyanan Bayan Nebreska, eline bıçağı kaptığı gibi soluğu tablonun yanında almıştı. Büyük bir öfkeyle resmi parçalıyordu. Bir süre sonra dizlerinin üstüne çöküp ağlamaya başlamıştı. Kapı çalıyordu. Yüzünü yıkayıp, kendini toparlamaya çalıştı. Richard'ın geldiğine o kadar çok sevinmişti ki; hemen boynuna sarılacakken, gelenin Dr. Bruce olduğunu görünce şaşırmıştı.

“Bu saatte burada ne işiniz var? ”

Bakışları ve soluğu çok derindi. Kapıyı yüzüne kapatacakken; eliyle kapıyı tuttu ve sertçe ittirdi. Kendisini bir anda yerde bulmuştu.
Dr: “İyi akşamlar İsabel, uzun zaman oldu öyle değil mi? ”

Nebreska duyduklarını anlamaya çalışıyordu.

“Neden bahsediyorsun, ne İsabel'i ? ”

“Şimdi anlarsın.”

Birden üzerine yaklaşıp onu boğmaya başlamıştı. Nebreska iyice nefessiz kalmıştı. Karşı koyamıyordu. Gözlerini kapatarak bir süre sonra nefes almamaya başladı. Dr.Bruce, daha sonra "Margarita" adlı tabloyu bulunduğu yerden çıkararak duvarı kırmaya başlamıştı. Oluşan bir oyuk vardı ve de içinde ise iki büyük çuval. Karısının ve yeni doğmuş olan çocuğunun cesetleri. Altı yıl önce onları çuvallara sokabilmek için vücutlarını baltayla parçalamış, büyük bir özenle duvarların ardına onları gömmüştü.

Dr.Bruce: "Seni iki kez öldüreceğim hiç aklıma gelmemişti ”

Ve aynı katliamı bir kez daha yapacakken, pat!... iki el daha ateş sesi, kanlar içinde yere yığılmıştı. Ateş eden Meg'di. Şüpheli davranışlarına anlam verememiş, onu takip etmişti. Richard geldiğinde ise...

Soğukkanlı olan Meg olanları Richard'a anlatıyordu. Geç kalınmış...


Margarita'nın ruhu ve bedeni artık serbestti. O masum bebeğinin de öyle... Nebreska da
gülümseyerek, yanlarına gitmiş ve oradan ayrılmışlardı.



Not: Pascal Fean Dagnan-Bouveret / "Margerita" adlı eserinden esinlenilmiştir.

Optimizasyon;
ürkütücü görüntüler,ürkütücü resimler,ürkütücü videolar,ürkütücü olaylar,korku,ürkütücü vidyolar,ürkütücü hikayeler,garip olaylar,esrarengiz hikayeler,meçhul cinayetler

0 yorum:

Genel Optimizasyon

korku korku ogrish ogrish giyotin giyotin kafa kesme kafa kesme korku videoları korku videoları korkunç korkunç korku izle korku izle otopsi otopsi korku sitesi korku sitesi korku siteleri korku siteleri korkunç videolar korkunç videolar otopsi otopsi izle izle izle video video youtube youtube izlesene izlesene korku hikayeleri korku hikayeleri video izle video izle kafa kesme izle kafa kesme izle infazlar infazlar dehşet dehşet hayalet hayalet işkence işkence sezeryan doğum sezeryan doğum doğum izle doğum izle ruh çağırma ruh çağırma satanizm satanizm satanist satanist satanistler satanistler kürtaj kürtaj